Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz.

Bizden de: Çam sakızı çoban armağanı...!

19 Şubat 2010 Cuma

HİDROLİK SANTRALLAR

Baraj ve hidro elektrik santral.

Doğu karadeniz insanı yetersiz tarım arazisi nedeniyle hayatını zorluklarla ikame etmiş, bu nedenle ilerici ve devrimci hareketlerde her zaman ön saflarda gitmiştir. Yukarıda karşı çıktığınız HES'lere tepkinize bir anlam veremedim. Hayatımda böyle bir gerici yaklaşim aklımın köşesinden geçmezdi. Ne demek derelere hidroelektrik santralı yaptırmayız. "Su akıp delimi bakacak" yani. Biliyorsunuz hayatımızı ikame ettirmemiz için en önemli şey enerjidir. Enerjilerin en kulanılabiliri de elektrik enerjisidir. Yeterli elektrik elde edebilmek için, insanlığın elinde üç büyük kaynak vardır. "Fosil yakacak, Atom enerjisi ve suya dayalı Hidrolik potansiyel enerjidir" İlk ikisi çevereye en çok zarar veren kirli enerjilerdir. Hidrolik enerji ise cevreye faydası olan en temiz enerjidir.
Bir saat elektriğiniz kesilse deliye dönüyorsunuz, lambalarınız sönüyor karanlıkta kalıyorsunuz, çamaşır makinaniz, bulaşik makinaniz duruyor, kombiniz duruyor sovukta kalıyorsunuz, izlediğiniz dizi en güzel yerinde kesiliyor, sözün kısası hayatınız duruyor, medeni yaşantınız bir anda mağara devrine dönüyor. Biliyormusunuz elektrik tüketildiği anda üretilir, akü dışında büyük miktarı depolanmaz, yaktığınız her lamba elektrik santralını daha fazla enerji üretmeye zorlar.
1973 yılinda devreye giren Hopa termik santralını Almanlar ve Japonlar yaptı. Santral fuiloil ile çalişiyor. 1977 de bende o santralda çalışıyordum. O yıl petrol krizi baş gösterdi santral durdu. Yeni santral ilave edilecek arsaya 380 Kv tırafo konulup Rusya'dan enerji alındı.
Santralı kuran japonlar çevreyi gezerken Çoruh nehrini görmüşler ve şöyle demişler. "sizde hiç akıl yokmu burada böyle çok su taşıyan nehir varken fuil oil santralı yapıyorsunuz." Santral 1973 ten 1977 ye kadar dört yıl süreyle çalişmakla çevreye o kadar zarar vermiştiki. Hopa dağında santral üzerindeki tepeler sararmaya başlamış, ağaçlar kuruyordu.
Hopa termik santralı yapımından tam 30 yıl sonra Çoruh nehri üzerine barajlar yapılmaya başlandı. Barajların kapsadığı alanlarda doğru dürüst hiç bır tarım alanı yok sadece çıplak kayalık alanlar. Buradaki suyun varlığı ortam rütübetini artıracak iklimi değiştirecek çevre dahada yeşerecek. Arazilerden sürüklenen topraklar Batuma taşınmayacak gene bizim topraklarımızda kalacak. Baraj ömrünü tamamladığinda tarıma elverişli alan meydana çıkacak.
Bu gün dünyada petroldan sonra en kritik madde sudur. İsrail Antalya sınırları içinde Akdenize dökülen Manavgat çayının suyunu istıyor. Neden bu su Toruslar delinip kendi topraklarımıza Konya ovasına çevrilmesin. Kurak yıllarda büyük şehırlerimizin ne kadar susuzluk çektiğini biliyoruz. Ankara belediye başkanının zora kalıp kaç şehrın kirlettiği Kızılırmak suyunu halka içirdiğini de biyoruz. Oysaki dünyanın en temiz suları doğu karadeniz derelerinde akmaktadır. Neden bunların önüne set çekip tertemiz sularımızı biriktımeyelim. Barajların kaplayacağı alalarda doğru dürüs tarım alanı olmadığından buralarda nufusta kalmamıitır. Şehirlere taşınmıştır. Sizler mitink yopma olanağını ancak bu şehirlere taşınan insanlarla, şehirlerde gerçekleştirebiliyorsunuz.
Barajlarda toplanan su miktarı su seviyesini yükselteceğınden bu seviyedeki suyu daha aşağılarda ki tarım alanlarına taşıyıp buraların sulanması olanağı doğacak. Çevreyı canlandıracak çevreye faydası olacak. Derin kayalık derelerden akan suyun söyleyin kime faydası var.

Yaşar Yalanuz: şefim sana katılıyorum dogru yazmışsın.

Bekir Sıtkı Sualp: arkadaşın değerlendirmesine katılıyorum.

Aziz Ibrahim Topbaş: söylediklerinize katılmakla beraber böyle önemli şeylerin halk la beraber halka inilerek (yerel yöneticilerle ) aşılacağını umuyorum sonuçta derelerin ıslah edilmesi elzemdir hem bu erozyona da önleyecek dediğiniz gibi ekilebilecek tarım arazileri oluşacak bi zaman sonra doğal bi enerji kaynağı bu..yapılan tüm hizmetler halkın yararınadır buna inanıyorum bölge insanıyla beraber sorunları konuşulursa çözüleceğini sanıyorum ..saygılarımla..

Nazım Keskin: teşekkür ederim yorumunuza aynen katılıyorum

Bahadır Metan Enveroğlu: ...gelecekte milletimize hayırlısi neise o olsun ,yorum doğrudur sayğılarımla...!

Ismail Susan: Boşa akan suyun dereninin ne faydası var.kendi yaylamızdan içme ve sulama suyu getirmemizi engelliyen kokliyetliler ve meydancıklılar birazda onlar anlasın suyun kıymatini.çevreye ve doğaya hiçbir zararı olmayan santrallerin kurulmasını destekliyorum.ve dutlu köylülerin bu yürüyüşe katılmamalarını istiyorum.
DUTLU KÖYLÜLER OLARAK HESLERE DEVAM -EVET

Esen Maral Keskin:
Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser...
Karl Marx

Katıldığım görşleriniz olmakla beraber, bu kadar çok temiz enerji kaynaklarımız varken -"doğanın kılına dokunmayacak"- bunca hırs ve inatı nedendir bu iktidarların? Siz daha iyi bilirsiniz, güneş, rüzgar, jeotermal, ve birçok yeni "doğal ve zararsız" enerji kaynakları varken..

800 deremiz satılmadı mı yerli yabancı para babalarına, HESlerden üç kuruşluk elektirik üreteceğiz aldatmacasıyla, ormanlarımız yayla ve meralarımıza göz koymadılar mı, derelerin suyu halkın kuşun kurdun damarlarından çekilip, tünellerle "pet" şişelerle bize satılmayacak mı... görülecek tamir edilemez zararların telafisi olmadığını düşünüyorum..

(bir de, savsat.com'da Ethem Kara'nın yazılarına bakmanızı öneririm. kendisinin, bölgemizdeki tapu kadastro "masalından" bu HESlere kadar çok ilginç bulduğum yazıları var..)

Saygılarımla..
Esen

Nurdem Yildız:
TEK'te Termik santralda enerji üretim mühendisi olarak çalişmış bir kişi olarak söylüyorum. Yukarıda saydığınız (nüneş, rüzgar, zeotermal) enerji üretim sistemlerinin sadece adı var.
Rüzgar: Gördüğnüz rüzgar gülünün saattaki üretimi devamklı dönerse 1.25 MW enerji üretir. Onlardan 30 tanesi Bandırmada var en küçük bir termik santralın üretiği enerji (Hopa'daki 25 MW) 'a eş değerdir. Ruzgar esmediği zaman dururlar, Bu değere hiç bir zaman ulaşamazlar.
Güneş: Binanın çatısı güneş panelleriyle kaplansa, ürettiği enerji tabii güneş olurs gece oda yok sadece bir dairenin enerjisini karşılamaz.
Zeotermal: Suyun çıkış sıcaklığı 80 derecedir. Bununla enerji üretmek için 140 derece buhar elde etmek gerekiyor, yine fosil kaynağa ihtyacın var. Sadece ön ısıtma gibi bir işe yarıyor.
Benim yazıda da belirtiğim gibi yeterli enerji elde etmek için üç temel katnak var. Fosil yakacak, atom santrali, hidroelektrik santral. Enerji depolanamadığından tüketildiği anda üretildiğnden, yukarıda adı olup kendi olmayan enerji çeşitleri kendi halleri ile hiç bir ihtyacı karşılamaz. Sadece mevcut sisteme birazcık katkısı olur. Ayrıca barajlar erezyonu da onler. İlk bahar gelip sular kabarınca etrafta ne kadar tarla varsa alıp göturüyor. baraj bu suyu tutacak bir daha derenin götüreceği sel diye bir şey olmayacak. Baraj dereye istediği kadar su bırakacak. Doğal afet dizginlemiş olacak. Baraj ömrünü 1000 yılada tamamlıyor. Dolunca yep yeni düzgün tarım arazisi ortaya çıkacak. Atom santralı ömrünü 40 yılda tamamlıyor. Hidroelektrik santral en zu ömürlü enerji kaynağı olmuş oluyor. Bin yıl sonra Tortum şelalesi Niyagara şelalesi gibi su yüksekten aktığından su olduğu müddetçe enerji üretmeye gene devam edecek. Şimdilik bu kadar yeter. saygılarimla, selamlar.
Boşa akan dere

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder