Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz.

Bizden de: Çam sakızı çoban armağanı...!

27 Ekim 2023 Cuma

Şeytan Köy Bağımlılığı

 


Bu şeytan köy ne menem yerse insanları kendine miknatis gibi çekiyor.

Din kitaplarında anlatıldığına göre tanrının meleklerinden biri olan şeytan Adem ile Hava'yı kandırarak elmayı yedirmiş. Tanrı Şeytanı Cennt'en kovmuş. Arkasından da Adem ile Hava'yı kovmuş. Adem ile Havva cennet anlamına gelen Aden'e (Yahudilerin kendilerine vad edilmiş topraklar dedikleri, Tevrat'ta anlatılan üzün süreli Filistinlilerle yaptıkları bu gün de devam eden savaşların yapıldığı Filistin'e yani Kudüs'e yerleşiyor). Şeytan ise cennete benzettiği bu Şeytan köye yerleşiyor. Adı da ordan geliyor.

Biliyorsunuz Cennete hüriler, insanlara yardımcı olur onlara Cenneti cennet kılar, burası Şeytan'ın cenneti olduğundan insanları zebanileştirmiş. Onlarda cenneti insanlara cehennem haline getiriyor.

Bunu bilmiyen yabancılar buranın büyüsüne kapılıp buraya bağlanıyor.

Tramp secildiği yıl iskelede oturan bir Amerikalılya rastladım Tramp'ı sevmiyormuş Bandırma'da öğretim üyeliği yapıyormuş.

"Burdan geçiyorduk büyülendik, bir haftadır burdayız. Cennet gibi yer" dedi.

Kumda bıraktığı, benim alıp tamir edip çalıştırdığım deniz moterunun sahibi kaptan dedikleri adam İstanbul'daki evinde kanserden ölmek üzere iken, "Beni Şeytan köye götürün hiç olmasa ölmeden bir gece kalayım" demiş.

Evi köyün girişinde kırk basamak merdivenle çıkılan bir tepe üzerindedir. "Seni eve çıkaramayız" demişler. O da "Bir gece kahveci Feti'nın evinde kalırız" demiş. Getirmemişler.

Yine köyün girişinde bizden sonra yer alıp yerleşen Suleyman dede diye birisi vardı. Hanımla çok iyi anlaşır. O bize bisikle bahçesindeki meyvalardan getirir. Hanımda ona kahve yapardı.

Bir sene çocukları İstanbula gotürdu geç zaman da kaçıp gelmiş. Yapacağı güzel işleri anlatıyordu bunlardan biride balık tutmak oysa yaşlanmış onların hiçbirini yapacak durumda değildi.

Hanim öldükten sonra bir gün yürüyüşten dönünce benim bahçe kapısının önünde beklerken buldum. Baş sağliği diledi. Hanım için "Çok iyi insandı. Gelirdim bana kahve yapardı. Ben yaşlandım meyve getiremiyorum. Gel de topla" dedi. Bende gidip topladım.

Bir sene sonra o da İstnbul'da öldü. Kendini Şeytan köye gömdürdü.

Gelelim Feyza'ya her sene buraya tatil için gelirdi. Genelde bahar ve sonbahar aylarını tercih eder, bir ay gibi uzun süre kalır, çünkü bu aylarda pansiyonlar ucuzdur. Bazan parası yeterli değilse kuma çadır kurardi. Korona virussun olduğu ilk sene çocuğu okula başlaması gerekiyordu. Okullar kapanınca gene geldi. Ertesi yıl korona virüs nedeniyle çadır kurmayı yasakladılar. O da bana arabayı dışarı çıkar. arabada kalalım dedi. Ben arabaya köylüler hasar verdiklerinden çıkaramam, ama bahçede arabada kalabilirsiniz dedim. O da dedikoduyu göze alamıyarak kabul etmedi. Üç yıl şeytan köye gelemedi.

Kocası ölüp maaşına konunca bu sene baharın bir haftalığına gelip pansiyonda kaldı. Çocuğu bu yıl zorunlu olan ortaokula başlaması gerekiyor. Çocuğu okula göndermeyip Eylül'ün ilk haftası gelip Ekim'in 15'ine kadar kaldı. Yağmurlu bir havada ayrıldı. 

Bu da insanin Şeytan köye tutkunluğuna pes dedirttirecek şey olması gerekir herhalde.

Tanrı, melek, şeytan gibi şeyler insanların ölümün yıkıcı etkisini azaltıp, kendi savunma mekanizmalarını güçlendımek için hayali oluşturdukları kavramlardır. Ben bu hayali biraz ilerleterek Şeytan köy isim hikayesini uydurdum. İsim hikayesi oldukça değişiktir. Burada rumlar yaşadığından ismide Yunanca tepeler arasında vadi anlamına gelen Katatopi'dir. Benim köyüm de tepeler arasında vadi anlamına gelen Gürcüce Sığızır'dır. Tesadüfün bukadarına pes.

Adı Katatopi iken bir dava nedenıyle buraya gelen bir kadı bu günkü yollar olmadığından (Ki onlar 1987'de yapılmış) katır sırtında dağı aşarak bin bir zahmetle gelmiş. "Burası ne menem bir yerdirki buraya Şeytan bile gelemez" demiş.

O gün bu gün adı Şeytan köy kalmış. Cumhuriyetten sonra dağ taş ormanla kaplı olduğundan, adı Ormanlı diye tescillenmiş.