İran'da Amerika'nın desteklediği şahı devirdiklerinde sevinmiştik. Sevincimiz kursağımızda kaldı. Humeyni dini rejim kurdu. Halk daha fazla baskı altında kaldı. 45 yıldır İslami düzenlerini devam ettiriyorlar.
Şimdi de Işıt yanlısı olan isyancılar Suriye'de Esad'ı devirdiler. Rusya'nın yardımıyla ayakta duran Esat on-dört yıldır ülkeyi harabe haline getirdi. Şimdi gitti, sevinelim diye kuşkudayım, çünkü isyancıların lideri de Humeyni gibi sakallı, yeni bir Afganistan yoksa İran mi ortaya çıkacak. Ama bir şey gerçek gözüküyor, Rusya iyice güçten düştü.
Umarım yakında Ukrayna'daki savaşta sona erer.
***
Derler ki her toplum kendi laik olduğu yönetim şekliyle yönetilir.
Biz Amerikalılar Trump'ı seçtiler diye onlara Beç diyoruz. Asıl Beç ve aşırı dini bağnaz olan İran toplumudur. Yoksa 45 yıl Humeyni'nin kurduğu baskıcı dini yönetime dayanamazlardı. Şahı devirdikleri gibi, onları da al aşağı ederlerdi.
Kadınlara çarşaf giyme zorunluğu getirdiklerinde kadınlar sokaklara dökülüp miting yaptılar. Devrim muhafızları bu kadınları sokakta copla darp ettiler. Geçen yıla kadar bir daha sokakta eylem yapan kadına rastlanmadı. Halen 45 yıl sonra baş örtüsü uygun bağlanmadı diye göz altına alınan kadınlar, karakoldan ölü çıkıyor.
Arkasından başını açan hatta dona sutyene kadar soyunan kadın protestosu başladı. Artık göz altına almıyor sadece uyarıyorlar. Bu da bir gelişme.
Asya gezisinden dönerken İran'ın Horasan bölgesinde Maşat şehrine uğradım bu şehirde Özbekistan'ın Semerkant ve Buhara şehrlerinde olduğu gibi aynı yüzyılda yapılmış görkemli medreseler var.
Şehre gelince sokakların kara çarşaflı kadınlarla dolu olduğunu gördüm. İçim karardı. Otelin önünde Türkçe konuşan yaşlı bir adam masum bir şekilde "Kadınlar sizde de böyle mi kara çarşaflılar" diye sordu. Hayır dedim. Adam "Şah zamanın da bizde de değillerdi" dedi.
Maşat Şiilerin kutsal şehri, Burada onların yedi imamından birinin o görkemli medresede türbesi var Türbe altın ve renkli mücevher kalkmalı taşlarla süslenmiş. Korumak için tavana kadar demir parmaklıklarla çevrilmiş, yüzlerce ziyaretçisi var insanlar bir şeyler mırıldanarak bu parmaklıkları öpüyor.
***
İran'da Şahı devirdiklerinde 1979 biz Hopa'daydık, Eylem o yıl doğdu. İran'da olup bitenleri televizyondan canlı izledik.
Halk isyan edip sokaklara döküldü, kalabalığa ateş edilip katliamlar yapıldı. İsyan daha da büyüdü. Şah ülkeyi terk etmek mecburiyetinde kaldı.
Yurt dışında olan Ayetullah Humeyni İran'a döndüğünde aynı kalabalık onu coşkuyla karşıladı.
Kurduğu düzenden hoşnut olmadıklarını düşünüyorduk.
Humeyni öldüğünde anıt mezarına kalabalık yüzünden cesedi karadan götüremediler, helikopterden iple indirirken kalabalık cesedin kefenini parçalayıp yere düşürdü. Kefen parçasını elde etmek onlar da nasıl bir dini bağnazlık olduğunu gösteriyor.
Humeyni'nin baskıcı yönetici olmasına rağmen.
***
Sakallı dedim de aklıma geldi. İş yerinde bir toplantı sırasında kendi de sağcı olan Erdoğan Bir dini bağnazlıktan bahsederken, sakallılar dedi. Karşımda oturan Beç Muzaffer yüzüme hain hain bakmaya başladı. Benimde sakalım olduğu için. Erdoğan ona dönerek, "Bu değil canım, keşke bütün sakallılar bunun gibi masum olsa" dedi.
Dünyaya layıklığı getiren, Fransa'da cumhuriyet devrimini gerçekleştiren kişiler, devrim sırasında Notre-dame'de ibadeti yasaklamışlar, hatta burasını şarap deposu olarak kullanmışlar.
Sedat'ı deviren sakallılardan, laik bir toplum yapısı kurmalarını nasıl bekleyebiliriz...!
Üstelik El-Kaide sempatizanları imişler.
***
Afganistan'ı 10 yıl dinsiz Sovyet Rusya işgal edip yönetti. 20 yıl NATO devleri işgal edip laik düzen kurmaya çalıştı. Geri çekildiğinin ertesi gün geride bırakılan hükümet başkanı yurdunu terk ederek yönetimi bağnaz sakallı Taliban'a terk etti.
O da kadınların yalnız sokağa çıkmasını ve okula gitmesini yasakladı. Eğitim almak isteyen kızlar sokakta protesto yapmaya çalıştılar kalabalık 10 kişiden fazla değildi. Korkudan mı, yoksa isteksizlikten mi bilinmez.
Dini bağnazlık öyle bir şeydir ki önlemek imkansızdır. Zorlarsanız yer altına iner faaliyetine orda devam eder. Bir çeşit mantıksız körü körüne inanılan düşünce şeklidir.
***
Bizde durum farklımı? Tatbiki değil. Cumhuriyeti kurup laikliği teşkil ettiğimiz yüz yılı geçti. Zaman zaman bağnaz dini davranışlar baş gösterince darbelerle engellenip demokrasi askıya alınmıştır.
22 yıldır bir imam devletin başına geçince; kılık kıyafet devrimiyle özgürleşen, Avrupa'dan önce seçme seçilme hakları verilen kadınlar gene kapattırılıp çuvala sokulmuştur. Bu İran'daki gibi zorunlu değil isteğe bağlı yapılmıştır. Bu gün meclis dahil toplumun değişik kademelerinde bunları görmek mümkündür. Bağnaz babalar, kıskanç kocalar kadınları örtünmeye zorlamaktadır.
Kadının içgüdüsünde güzel görünmek vardır. Süslenip takı takmaları bu içgüdü nedeniyledir. Erkeklerin zorlaması olmasa hiç bir kadın kapanmak istemez.
***
Dünyanın değişik yerlerinden gelip Suriye'de savaşa iştirak eden, belki içlerinde hiç Suriyeli olmayan dünya terör listesinde bulunan bu kafa kesen cihatcı, radikal İslamcılardan nasıl laik bir devlet kurmaları beklenebilir!
Bizim cumhur başkanı ve diş işleri bakanı "Bunlar ılımlıdır her çeşit anlaşmaya hazırdırlar" demeleri ne kadar gerçekçidir. Yoksa bunlar da onlar gibi kendilerini cihatcı, radikal İslamcımı görüyorlar.
HTŞ lideri sakallı Ahmet El-Şara önce parkayı çıkarıp sakalına biraz düzen vererek kolsuz kumaş yelek giydi.
Şimdi de bizim diş işleri başkanıyla görüşürken, Avrupayı takım elbise giymiş ve kıravat takmış.
Bu hareketi halkı tarafından alkıilandı.
Amerika daha önce başına ödül koymuşken, şimdi görüşmeye gitmişler, ödülü kaldırdıklarını söylemişler.
Bunlar iyiye giden gelişmeler olduğunu gösteriyor.
Umarim ben yanılırım da İran'a yada Afkanistan'a benzeyen İslami bir rejim kurmazlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder