Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz.

Bizden de: Çam sakızı çoban armağanı...!

27 Aralık 2024 Cuma

Mehmet Akif ve Istiklal Marşı



Nazım Hikmet, "Bizim istiklal marşında aksayan bir taraf var.
Akif büyük şair inanmış adam, ama ben onun inandıklarına inanmıyorum. Mesela "Doğacaktır sana vaat etiğin günler hakkın" sanmıyorum. O günler bize gökten ayetle inmedi. Biz o günleri kendimiz vaat etik kendimize." Diyor.
Biliyorsunuz cumhuriyetin ilanından sonra Mehmet Akif Mısır'a gitmiştir. Nedenini Chat GPT Şöyle anlatıyor.

Şunu dedin:
Mehmet Akif Ersoy cumhuriyet kurulduktan sonra Mısıra kaçtı? 
ChatGPT:
Mehmet Akif Ersoy, Cumhuriyet'in ilanından sonra Mısır'a yerleşmiş, ancak "kaçtı" ifadesi tam olarak durumu yansıtmaz. Kendisi, Türkiye'deki siyasi atmosferin değişmesi ve özellikle Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde yapılan devrimler nedeniyle fikir ayrılıkları yaşamış, bu dönemde Mısır'a gitmeyi tercih etmiştir.

1925 yılında, Türkiye'deki inkılaplar ve siyasi değişimler sırasında, Mehmet Akif, dostu Abbas Halim Paşa'nın davetiyle Mısır'a yerleşmiştir. Burada yaklaşık 11 yıl kalmış, bu sürede Kur'an-ı Kerim tefsiri üzerinde çalışmış ve Mısır Üniversitesi'nde (Camiü'l-Mısriyye

Geriye dönmesinin nedeni, siroza yalanması ve tedavi içindi. Döndükten kısa süre sonra ölüyor.

20 Aralık 2024 Cuma

Uluğ Bey ve Ali Kuşçu


.    Uluğ Bey rasathanesi

TRT Radyo1'de hergün 9:40'ta yayınlanan arkası yarın, yarın sön bölümü yayınlanacak olan 'İstanbul'daki Emanet" adlı dizi, Özbek devlet adamı Uluğ Bey'le ilgili.
Timur' un torunu olan Uluğ Bey,  dedesi gibi bilim ve araştırmaya önem veren çağındaki bilginleri Samerkant'a toplayan, medreseler kuran (Benim de ziyaret ettiğim Semerkant Registan meydanında ki üç medreseden biri Uluğ bey medresesidir.)

      
Dünyada ilk defa bir tepeye rasat hane kurup güneş ve ayın hareketlerinden ve yıldızların bulundukları yerlerden faydalanıp rasat yaparak ve boylamların yerlerini tesbit ederek, günlük zamanları belirlemiş, namaz vakitlerini ve iftar saatlarını doğru bir şekilde tesbit etmiştir.
Ali Kuşçu onun öğrencisi ve en güvendiği kişiydi. Rasat hanenin iki müdürüde ölünce Ali Kuşçu'yu rasat hane müdürü yapmıştı.
Bir münecime geleceğını okutmuş o da "Senin ölümün büyük oğlun elinden olacak" demiş. Biliyorsunuz muneccimler yıldız falına bakarak gelecek için tahminde bulunurlar. Uluğ Bey yıldız falı (Astroloji) değil yıldızların gerçek hareketlerini (Astronomi) izlemiştir. Ama bu munecımin lafı aklında düğümlendiğinden, bir gün Ali Kuşçu'yu çağırarak, yaptıkları çalışmaları ve kitapları ona emanet etmiştir.
Büyük oğlunun dedesi ölünce babasının yerine geçmek için ona savaş açmış ve esir almıştır. Esaret sırasında öldürerek saltanatı ele geçirmiştir.
Bunun üzerine Ali Kuşçu emanetlerle birlikte önce İran Tebriz'deki Hükümet lideri Uzun Hasan'a sığınmış. Uzun hasan onu İstanbul'a Fatih'e elçi olarak göndermiş. Fatih'te Ali Kuşçu'nun gelip İstanbul'a yerleşmesini istemiş. O da elçilik görevini bitirince, Tebriz'den İstanbul'a Uluğ beyin emanetleri ile birlikte, Fatıh'in yanına gitmiş, Fatih ona rasat hane kudurmuş.
Daha sonraki yıllarda İstanbul'da büyük bir veba salgını olmuş. Bağnaz çevreler rasat hanenin uğursuzluğu yüzünden olduğunu ileri sürerek, şeyhulislamın fetfasıyla rasat hane topa tutularak yıktırılmıştır.
***
Bizim tarihimizde de saltanat için, babasını öldüren hayırsız evlad'a raslanmıştır.
Yavuz Sultan Selim, pasif gördüğü Fatih'in oğlu babasi II. Bayzıt'i once tahtan indirip, sürgün etmiş, arkasından da öldürtmüştür. Onun oğlu Kanuni Sultan Suleyman, bu korkuyu bilerek, aktif girişken oğullarını boğdurmuş, geriye içki ve zevke düşkün II. Selimi mirasçı bırakmıştır.
II. Selim hiç bir harbe iştirak etmemiştir. Onun yerine savaşları babasının döneminde de sadrazam olan Sokullu Mehmet Paşa yönetmiştir. 
Kıbrıs. II. Selim'in saltanatı sırasında alınmış. Ordan gelen ganimetle Edirne de Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği Selimiye camisini yaptırmıştır. 

9 Aralık 2024 Pazartesi

Kasım Aralık 2024'te Süriye'de neler oluyor


İran'da Amerika'nın desteklediği şahı devirdiklerinde sevinmiştik. Sevincimiz kursağımızda kaldı. Humeyni dini rejim kurdu. Halk daha fazla baskı altında kaldı. 45 yıldır İslami düzenlerini devam ettiriyorlar.
Şimdi de Işıt yanlısı olan isyancılar Suriye'de Esad'ı devirdiler. Rusya'nın yardımıyla ayakta duran Esat on-dört yıldır ülkeyi harabe haline getirdi. Şimdi gitti, sevinelim diye kuşkudayım, çünkü isyancıların lideri de Humeyni gibi sakallı, yeni bir Afganistan yoksa İran mi ortaya çıkacak. Ama bir şey gerçek gözüküyor, Rusya iyice güçten düştü.
Umarım yakında Ukrayna'daki savaşta sona erer.
***
Derler ki her toplum kendi laik olduğu yönetim şekliyle yönetilir.
Biz Amerikalılar Trump'ı seçtiler diye onlara Beç diyoruz. Asıl Beç ve aşırı dini bağnaz olan İran toplumudur. Yoksa 45 yıl Humeyni'nin kurduğu baskıcı dini yönetime dayanamazlardı. Şahı devirdikleri gibi, onları da al aşağı ederlerdi.
Kadınlara çarşaf giyme zorunluğu getirdiklerinde kadınlar sokaklara dökülüp miting yaptılar. Devrim muhafızları bu kadınları sokakta copla darp ettiler. Geçen yıla kadar bir daha sokakta eylem yapan kadına rastlanmadı. Halen 45 yıl sonra baş örtüsü uygun bağlanmadı diye göz altına alınan kadınlar, karakoldan ölü çıkıyor.
Arkasından başını açan hatta dona sutyene kadar soyunan kadın protestosu başladı. Artık göz altına almıyor sadece uyarıyorlar. Bu da bir gelişme. 
Asya gezisinden dönerken İran'ın Horasan bölgesinde Maşat şehrine uğradım bu şehirde Özbekistan'ın Semerkant ve Buhara şehrlerinde olduğu gibi aynı yüzyılda yapılmış görkemli medreseler var. 
Şehre gelince sokakların kara çarşaflı kadınlarla dolu olduğunu gördüm. İçim karardı. Otelin önünde Türkçe konuşan yaşlı bir adam masum bir şekilde "Kadınlar sizde de böyle mi kara çarşaflılar" diye sordu. Hayır dedim. Adam "Şah zamanın da bizde de değillerdi" dedi. 
Maşat Şiilerin kutsal şehri, Burada onların yedi imamından birinin o görkemli medresede türbesi var Türbe altın ve renkli mücevher kalkmalı taşlarla süslenmiş. Korumak için tavana kadar demir parmaklıklarla çevrilmiş, yüzlerce ziyaretçisi var insanlar bir şeyler mırıldanarak bu parmaklıkları öpüyor. 
***
İran'da Şahı devirdiklerinde 1979 biz Hopa'daydık, Eylem o yıl doğdu. İran'da olup bitenleri televizyondan canlı izledik.
Halk isyan edip sokaklara döküldü, kalabalığa ateş edilip katliamlar yapıldı. İsyan daha da büyüdü. Şah ülkeyi terk etmek mecburiyetinde kaldı.
Yurt dışında olan Ayetullah Humeyni İran'a döndüğünde aynı kalabalık onu coşkuyla karşıladı.
Kurduğu düzenden hoşnut olmadıklarını düşünüyorduk.
Humeyni öldüğünde anıt mezarına kalabalık yüzünden cesedi karadan götüremediler, helikopterden iple indirirken kalabalık cesedin kefenini parçalayıp yere düşürdü. Kefen parçasını elde etmek onlar da nasıl bir dini bağnazlık olduğunu gösteriyor.
Humeyni'nin baskıcı yönetici olmasına rağmen.
***
Sakallı dedim de aklıma geldi. İş yerinde bir toplantı sırasında kendi de sağcı olan Erdoğan Bir dini bağnazlıktan bahsederken, sakallılar dedi. Karşımda oturan Beç Muzaffer yüzüme hain hain bakmaya başladı. Benimde sakalım olduğu için. Erdoğan ona dönerek, "Bu değil canım, keşke bütün sakallılar bunun gibi masum olsa" dedi.
Dünyaya layıklığı getiren, Fransa'da cumhuriyet devrimini gerçekleştiren kişiler, devrim sırasında Notre-dame'de ibadeti yasaklamışlar, hatta burasını şarap deposu olarak kullanmışlar.
Sedat'ı deviren sakallılardan, laik bir toplum yapısı kurmalarını nasıl bekleyebiliriz...!
Üstelik El-Kaide sempatizanları imişler.
***
Afganistan'ı 10 yıl dinsiz Sovyet Rusya işgal edip yönetti. 20 yıl NATO devletleri işgal edip laik düzen kurmaya çalıştı. Geri çekildiğinin ertesi gün geride bırakılan hükümet başkanı yurdunu terk ederek yönetimi bağnaz sakallı Taliban'a terk etti.
O da kadınların yalnız sokağa çıkmasını ve okula gitmesini yasakladı. Eğitim almak isteyen kızlar sokakta protesto yapmaya çalıştılar kalabalık 10 kişiden fazla değildi. Korkudan mı, yoksa isteksizlikten mi bilinmez.
Dini bağnazlık öyle bir şeydir ki önlemek imkansızdır. Zorlarsanız yer altına iner faaliyetine orda devam eder. Bir çeşit mantıksız körü körüne inanılan düşünce şeklidir. 
***
Bizde durum farklımı? Tatbiki değil. Cumhuriyeti kurup laikliği teşkil ettiğimiz yüz yılı geçti. Zaman zaman bağnaz dini davranışlar baş gösterince darbelerle engellenip demokrasi askıya alınmıştır.
22 yıldır bir imam devletin başına geçince; kılık kıyafet devrimiyle özgürleşen, Avrupa'dan önce seçme seçilme hakları verilen kadınlar gene kapattırılıp çuvala sokulmuştur. Bu İran'daki gibi zorunlu değil isteğe bağlı yapılmıştır. Bu gün meclis dahil toplumun değişik kademelerinde bunları görmek mümkündür. Bağnaz babalar, kıskanç kocalar kadınları örtünmeye zorlamaktadır. 
Kadının içgüdüsünde güzel görünmek vardır. Süslenip takı takmaları bu içgüdü nedeniyledir. Erkeklerin zorlaması olmasa hiç bir kadın kapanmak istemez.
***
Dünyanın değişik yerlerinden gelip Suriye'de savaşa iştirak eden, belki içlerinde hiç Suriyeli olmayan dünya terör listesinde bulunan bu kafa kesen cihatcı, radikal İslamcılardan nasıl laik bir devlet kurmaları beklenebilir!
Bizim cumhur başkanı ve diş işleri bakanı "Bunlar ılımlıdır her çeşit anlaşmaya hazırdırlar" demeleri ne kadar gerçekçidir. Yoksa bunlar da onlar gibi kendilerini cihatcı, radikal İslamcımı görüyorlar.
HTŞ lideri sakallı Ahmet El-Şara önce parkayı çıkarıp sakalına biraz düzen vererek kolsuz kumaş yelek giydi.
Şimdi de bizim diş işleri başkanıyla görüşürken, Avrupayı takım elbise giymiş ve kıravat takmış.
Bu hareketi halkı tarafından alkışlandı. 
Amerika daha önce başına ödül koymuşken, şimdi görüşmeye gitmişler, ödülü kaldırdıklarını söylemişler. 
Bunlar iyiye giden gelişmeler olduğunu gösteriyor. 
Umarim ben yanılırım da İran'a yada Afkanistan'a benzeyen İslami bir rejim kurmazlar. 

3 Aralık 2024 Salı

Kadının fendi erkeği yendi

             Matha Hari

Erkeğin en zayıf tarafı kadındır. Tarihte bir çok ünlü kadın, kadınlığını kullanarak erkeklerden birçok istihbarat bilgisi öğrenmiş ve bazı imtiyazlar elde etmiştir. En bilineni Kleopatra, ikincisi Deli Petro'nun karısı I. Katerina ve diğeri ünlü kadın casus Mata Hari'dir.
Mata Hari dansçıydı, Dünya savaşı sırasında kıvrak danslarıyla baştan çıkardığı ünlü devlet adamlarından istihbarat alıyor karşı taraftakilere satıyordu.

                 I. Katerina

Katerina, Purut savaşında  Baltacı Mehmet Paşa'ya yenilen kocası Deli Petro'yu kurtarmak yenilgi yaptırımlarını azaltmak için, Baltacı'yı çadırında ziyaret ederek imtiyazlar elde ediyor. Bu başarılarından dolayı, Ruslar ona "Büyük Katerine" demeye başlıyorlar. 
Kleopatra, Mısır'ı işgal eden Roma imparatoru Jul Sezar'ın karargahına kendini halıya sarılmış halde gece adamına taşıttırıyor, kadınlık cazibesini kullanıp Sezar'ı baştan çıkarıp Mısır kraliçeliğini koruyup imtiyazlar elde ediyor.

Kleopatra 

Kleopatra İskenderiye doğumlu Yunan asıllıydı. Mısır dili dahil bir kaç dil biliyordu. Kendi fazla güzel sayılmazdı, kendi makyaj malzemesi ve parfümünü üretecek kadar kimya biliyordu. (Mısırlı kadınlar kimyaya meraklıydı parfümleri damıtmak için kullanılan su banyosu Mısır'lı Mari adında bir kadın tarafından bulunmuştur. Su banyosuna halen batı dillerinde "Benmari" denilmektedir.) 
Kleopatra, kıvrak zekasını ve bunları kullanarak cazibesini artırıyor önce Sezar'ı daha sonra Antonius'u kendisine aşık ederek Roma'nın gücünden faydalanıp statüsünü koruyordu. 
Roma'ya yaslanıp kraliçeliğini ilan eden Kleopatra'dan Mısırlılar rahatsızdı. Küçük kız kardeşi  Arsinoe IV ve erkek kardeşi Ptolemaios XIII'i destekleyerek, Arsinoe'yi Mısır prensi yapmak istediler. Sezar bunların ikisini de yenip esir aldı Roma'ya götürüp sokaklarda teşhir eti. Daha sonra Arsinoe'yi Efes Artemis tapınağına sürüp hapsederek esaretini burada devam ettirdi. 
Sezar suikasta öldürülünce Roma'nın doğu vilayetlerini yöneten Antonius'u Kleopatra süslü bir tekne ile Tarsus'ta ziyaret edip kendine aşık ederek statüsünü korumaya devam etti. Kendi iktidarı için tehdit olarak gördüğü Efes'teki kız kardeşini, Antonius'a zehirleterek öldürttü. 
Kleopatra, küçük kardaşi ile evli olmasına rağmen, Sezar'dan bir oğlu, Antonius'tan üç çocuğu olduğunu iddia ederek, Antonius'la birlikte bu çocuklar Roma topraklarının mirasçısı olduğunu ve Roma topraklarında hak iddia etmeye başladılar. Bunun üzerine, 
Roma'yı yöneten Octavianus diğer adıyla Augustus, Antonius ve Kleopatra'ya savaş açtı ikisini de yenince bunlar Mısıra çekildi ikisi de intihar etti, esarete düşmemek için.
Kleopatra kobra yılanı yada kendi yaptığı zehri kullandı. Kleopatra ölünce, Antonius da kendini bıçakladı.
İngiliz yazar William Shakespeare'nin yazdığı Kleopatra ve Antonius eseriyle birlikte birçok yazı ve edebi esere konu olan Kleopatra ve Antonius'un anıt mezarına ait bu güne kadar herhangi bir iz bulunamamıştır.
İskenderiya'da Akdeniz kenarında olduğu tahmin edilen anıt mezarın sular altında kaldığı tahmın edilmektedir.
Araştırmalar su altında devam etmektedir.
Kleopatra'nın sarayı ve mozelesi bu günkü İskenderiya limanında deniz altında bulunduğu sanılıyor. Depremlerle batmış olması tahmin ediliyor.
Bu güne kadar birkaç sütün parçasından başka bir şey bulunamadı limanda.