Onu (87) ilk defa televizyonda Tema vakfının kurucusu ve onursal başkanı Nihat Gökyiğit'le ağaç dikmeyi teşvik için "Meşeli de dağlar meşeli" türküsünü söylerken gördüm. Daha sonra meclis (TBMM) önünde kendi gibi yaşlı olan Muazzez İlmeye Çığ (95) isimli kadınla toprakların yabancılara satılmasını protesto etmek için oturma eylemi yaparken gördüm. O kadın arkeoloji müzesinde çalışırken Sümer çivi yazısını okumayı öğrendiğini iddia ediyordu. Bir başka televizyon programında da.
Sümerlerde tapınak rahibelerinin istedikleriyle birlikte olduklarını, özgür kadınlar olduklarını çivi yazılarında okuduğunu anlatıyordu. Bunun meşru olduğunu savunuyordu.
Ben böyle bir şeyi Sümer Gılgamış destanında okumuştum. Güçlü Gılgamış hayvanlarla birlikte yaşıyor, onları bacaklarından tutup ikiye ayırıyordu. Sümer ileri gelenleri Gılgamış'a bir tapınak rahibesi gönderip, onu güçten düşürerek insanlar arasına katmak istemişler, bununda yapmışlar.
Daha sonra onu, İlmiye kadınla televizyonda birlikte gördüm. Kadına aşkını belirtmek için şiir okumak istedi. Kadın engel oldu.
Başka bir programda kadın tek başına televizyonda gözeticilere "O yaşlı adamdır onunla neden evleneyim ki" dedi. O yaşta kadın bile genç erkek istiyor.
Başka bir programda o adam tek başına iken "İlmiye benden tek taşlı yüzük istedi. Ben o yüzüğü emekli maaşımla alıp, ödemem mümkün değildi." dedi. Birkaç yıl önce öldü. Bilin bakayım bu tanınmış adam kimdi?
Kadının yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum.
Benim tek taşlı altın yüzüğüm var. Versem benimle evlenir mi?
O adamı bilemediyseniz, Bandırma'da da bir şubesi olan Karaca konfeksiyon mağaza zincirinin sahibi Hayrettin Karaca.
Hayrettin Karaca tek taş yüzüğü alamayacak durumda değildi.
Her ikisi de işin esprisindeydi.
Tıpkı benim gibi.