Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz.

Bizden de: Çam sakızı çoban armağanı...!

4 Ağustos 2024 Pazar

Kardeş, kardeşe mevlit okutmazmış


Bir söz var; "Kardeş kardeşe mevlit okutmazmiş."
Bu söz tam babamın amcaları için söylenmiş. Ali amca daha ılımlıydı. Ama kıti Hafiz amca çok egoisti her şeyi kendine isterdi. Ufak tefek kısaboylu biraz esmer tenli, az konuşan bir adamdi. Yaşamayı çok severdi. Devlet ilk defa yaşlılara maaş bağlayınca kendine lacivert renkli takım elbise yaptırdı.
Küçük torunu Turan çarşıda okurken karısı onun yemeğini yapıyordu. O da lacivert elbisesini giyip çarşıda karısıyla birlikte yaşıyor, lacivert elbisesiyle ömrünün son deminde Şavşat sokaklarında volta atıyordu. 
Daha önce karısı, Artvin'de öğretmen okulunda okuyan büyük torunu Yaşar'ın yemeğini yapıyordu. Karısını görmek için ata erzak yükleyip gece gündüz 6 gün hareket edip geceleri açıkta uyuyarak yaşlığına bakmadan Artvin'e gitti. Otobüslerde çalışıyordu, neden öyle yaptı akıl almaz. Kısa olması nedeniyle kıti lakabı yakıştırılmıştı. Benim dedem Osman'i hiç tanımadım. Babam 5 yaşında ikin, 36 yaşında ölmüş.
Araziyi paylaşırken, Ucarmut mevki'indeki araziyi Ali ile Hafiz alıyor, ki bu arazi tiğipir bayırından sellerin getırdiği humusla besleniyor çok verimli, dereden de sulanabiliyor.
Dedem Osman'a Meşenin dibi mevki'indeki araziyi yeriyorlar. Tiğipirin gölgesinde kalan bu arazi soğuk ve verimsizdir. Bir bostan hariç sulama şansı da yok. Üstelik engebeli, düz yerinde de büyük bir kaya var. (Babam bu kayayı lağımla patlatarak çıkan taşla harmanın yol tarafındaki duvarı yaptı. (Duvar, fotağrafın alt kenarında görülen sirıklarla yapılmış çıtin altındadır.) Duvar son zamanlarda yer yer yıkılıp yolu kapadığı için, devlet yolu açmak için duvarı betonda kullanarak yeniden inşa etti. ) Dedem bu kayayı çıkarmak için uğraşırken bağırsaklarını patlatıp 36 yaşında ölüyör.
Öleceği zaman ninem kardeşlerini çağırıyor. Ölmeden görsün diye. Geldiklerin de dedem onların yüzünü görmemek için yattığı yatakta arkasını çeviriyor.
Arazinin iyi bir özelliği, eve yakın olması, arazinin ev tarafında kapı komşumuz malakan Mehmet'in ararazısı var ondan geçilerek gidilebiliyordu. Uzun boylu sarışın tenlı olduğu için, Rus malakanlarına benzediğinden bu lakap yakıştırılmıştı. 
Mehmet'in babası ölünce Mehmet, araziye geçilen yere taştan ev yaptı. Bizi araziye bırakmadı. Bir ömür boyu babam öküz arabasıyla köyü dolaşarak araziden erzak taşıyabiliyordu. Son zamanlarda mahkeme kararıyla yol yerini aldı. Ama artık arazı işlenmiyor, sadece otundan faydalanılıyordu.  
Arazide meyve bahçemiz ve bostanımız vardi. Babam son yıllarında tapusunu aldığı yolu da kullanamadı.
Küresel ısınma nedeniyle aşırı yağışlar ve seller dereyi derinleştimiş, karşıya geçilemez olmuştu. Sular idaresinden çapı geniş beton borular getirtirmiş, ama sağlında iş makinasi getirttirip boruları dereye koydurtturamamiştı. Öldükten sonra malakan Memet'in oğlu Mamza koydutturmuş.
Mahallemizin suyu, yaklaşık bir kilometre yukarıda Abramgil mahallesinde çıkan kaynak suyundan açıkta akan dere ile gelirdi. Dereye bir ahşap oluk konmuş, kaplara suyu bu olduktan doldururduk. 
Annem erken kalkar içme suyu olarak bakır güyümleri doldururdu. Hayvanlar da bizim evin yakınından akan bu derede sulanırdı. 
Derenin kuzey doğu tarafında mahallenin asırlık mezarlığı vardı. Ama mezarlık etrafında arazısi olan kişiler tarafından bir kaç metre işgal edilmişti. 
Araziyi paylaşması bitince kıti Hafiz, Ali'ye su Osman'ın yerinde kaldı, bizi suya bırakmaz demiş.
Bizim kapının kuzeyinde olan dere mezarlığa doğru üç parça halinde bölüşülmüş. Bize alt taraf düşmüş. Dedemde mezarlık tarafına bir ceviz ağacı dikmiş. Sert kabuklu (kirkit) olan ağaç halen hayatta. 
Derenin eve taraf olan bölgesını bütün mahalle hayvanlarını sulamak için küllanıyor. Açık göz, gözü toprakla doymayan kıti Hafiz, Ali'ye, Ali bu taraf senin mezarlık tarafı benim olsun demiş, uysal olan Ali de kabul etmiş. Mezarlık tarafı yüksek arazi idi. Mezarlığı da işgal edip Hafız burayı çitle çevirip erik ağacı dikti. Cevizin gölgesinde, ağaçlar fazla büyümedi. Meyve getirdiklerine de hiç şahit olduğumu hatırlamıyorum. Dereyle erikliğin zemıni arasında 1,5-2 mrtre kod farkı vardi. Elle su taşımanın dışında erikleri sulama şansı yoktu. Onun çitiyle bizim ceviz arasında 50 cm boşluk vardı. Ben buradan geçerdim. Bir gün gözü toprakla doymayan, kıti Hafiz koknar sırıklarla yaptığı çiti bizim cevize kadar çekmişti. Babam da çiti söküp sırıkları mezarlığa fılatmişti. Benımde orada bulunduğu bir sırada kıti Hafiz geldi sırığın birini alıp babama vurmak için kaldırdı dengesi bozularak sırıkla birlikte sıt üstü düştü. Babam koşup sırığın diğer ucundan yakaladı. Babam ona vurur diye Hafız tuttuğu sırığı bırakmıyor. Babam genç adam. Sırığı çekerek mezar taşları üzerinde kıt Hafiz'i sürüklemeye başladı. Bir süre sonra mahalleli gelip kavgayı durdurdu.
Hafiz ve oğlu Zabit öldükten sonra Zabitin öğretmen olan oğulları ahşap olan evlerini satıp köyü terk etti.
Köy babama kaldı. 
Devlet mahalleye demir boru ile aynı suyu kaynağından alıp, mahallenin ortasında çeşmeden akıttı. Böylece derenın önemi kalmadı. 
Babam Ali'nin oğlu Meydan'a bitişik tarlamız olan Maskara mevkisinde yer vererek deredeki onlara düşen araziyi aldi. Derenin ev tarafını duvar yaparak sel sularının mezarlık tarafındaki kıti Hafiz'in erikliğini götürmesini sağladi. Dere suyu şimdi bizim mezarlık tarafındaki cevizin kökleri altından akıyor. Ceviz devrildi devrilecek. Babam her seferinde duvarı mezarlık tarafına çekmiş, duvara cevizin üst tarafından toprak atmış. Burası derinleşince dereyi cevizin arkasından geçirme fikri kafasında canlanmış. 
Son yıllarında Bandırma'ya beni görmek için gelmişti. Amcası kıti Hafızın sağlığında ona yaptıklarının ocunu alır gibi davranıyordu. "Dereyi cevizin üst tarafından geçırecem" dedi.
Baba, orası yüksektir nasıl olacak o iş dedim. Bir kısmını yaptım dedi. Ama o iş için ömrü vefa etmedi. Ölüsü de orada çalıştığı yede çürümüş halde bulundu. Yanında da taş çıkarmak için kullanılan, iş aracı ağır bir levye vardı. Candarma suç aleti diye levyeyi çarşıya götürmüş, otopsi de suça raslanmayınca, daha sonra levyeyi, kız kardeşim Sevim'e verdiler. Şimdi dükkanda duruyor.
Öldüğü yeri görmek için gittiğimde derenin aktığı cevizin altını taşla doldurduğunu, cevizin üsttarafında hiç bir çalışma yapamadığını gördum. Derenin önünü açmak için cevizin altındaki taşları boşaltım şimdi cevizin gövdesi altı boş havada duruyor. Sadece mezarlık tarafındaki köklerle toprğa bağli. Babam yükü azaltmak için cevizi iyice budamış.